İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında, personelin eğitilmesi, koruyucu güvenlik malzemelerinin verilmesi veya sahada alınan tedbirler çoğu zaman yeterli olmamaktadır. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki güçlü ve zayıf yönlerine yönelik araştırma yapılarak mevcut durumun istatistiki verilerle ortaya çıkarılması, gerekli iyileştirme çalışmalarının planlanması ve uygulanması açısından önem taşımaktadır. Bu alandaki veri eksikliğini gidermek amacıyla davranış odaklı saha denetimleri yapılmalıdır. Denetim yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışma ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin; yönetimsel yapı, ölçüm sistemleri, konuyla ilgili taktir ve ödüllendirme uygulamaları ile sosyal süreçler hakkında araştırma yapılması hedeflenmektedir. Denetimler sonunda elde edilen veriler uygun yöntemler kullanılmak risk analizine aktarıldığında çalışma sahamızda yaklaşan tehlikelerin önceden belirlenmesine ve etkin risk elimine yöntemleri kullanıldığında iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına büyük katkılar sağlamaktadır.
Dünyada her gün işe bağlı 3000 ölümlü olay meydana gelmektedir. Bu vakaların % 96-98’inde neden, güvenli olmayan davranışlardır.
“Davranış bazlı İSG yaklaşımı” zaman alan bir uygulamadır. En az 3 yıllık “yönetimin taahhütünü” gerektirir. Çünkü gerçekte yaratılmaya çalışılan “İSG davranışı”ndan “İSG alışkanlığı”na geçiştir. Bu güvenli davranışların her seferinde tekrarlanabiliyor olması demektir. Gerçekte zaman alan da budur. Burada çalışanların kişisel farklılıkları, gözlem çalışmalarının etkinliği, risklerin etkin tanımlanma durumu ve kuşkusuz yönetimin % 100 desteği rol oynamaktadır.
Risk analizi çalışmalarımızı yaparken çalışma sahamızdaki;
– Fiziksel riskleri (makine muhafazaları, korkuluklar, toz, gürültü..vb.),
– Kimyasal riskleri (asitler, bazlar, yanıcı ve parlayıcı maddeler.. vb.),
– Biyolojik riskleri (bakteriler, bulaşıcı hastalıklar) veya çalışanın yaptığı işten kaynaklanan – riskleri (yüksekte çalışmak, el aletleri ile çalışmak, kaynak yapmak ..vb.) detaylı olarak incelemektedir.
Davranış Değişikliği Yaratma Süreci
Öğrenme: Yaşamımızı sürdürebilmemiz için gereksinim duyulan bilgi, beceri, tutum ve davranışların büyük bir bölümünü “ögrenerek” kazanırız. Nasıl davranacağımızı, nasıl çalışacağımızı ve nasıl düşüneceğimizi dolaylı ya da doğrudan yollarla” öğreniriz. Öğrenmek tıpkı “düşünmek” gibi içsel bir süreçtir. Kişi kendisi öğrenir. Başkaları ise sadece onun öğrenmesini kolaylaştırır. Bilginin yaşama geçirilmesi “beceri” gerektirir. Becerinin sürekli kılınması ise “davranış değişikligi” gerektirir.
Neden Öğreniyoruz?
- İhtiyaçlarımızı karşılamak için (en somut nedendir)
- Etkinliğimizi artırmak için (daha iyiye yönelme arzusu)
- Koşullara daha iyi uyum sağlayabilmek için (koşullar değişiyordur, uyum sağlamak için)
- Merak ettiğimiz için (belirsizliklere karşı)
- Rekabet edebilmek için (belli referanslar vardır, onlara ulaşabilmek için)
- Başkalarına karşı sorumluluğumuzu yerine getirebilmek için (işyerine, ailemize, çevremize karşı)
- Potansiyelimizi tümüyle kullanabilmek için (yaşam boyu öğrenme arzusu).
Öğrenme Sürecinde Rehberlik
“Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.” Mevlana öğrenme sürecinin başlangıcında kişinin “gözlem ve algılaması” yer alır. Burada yanlış algılama ve önemli olanı ayırt edememe olarak 2 önemli engelle karşılaşılabilir.
Bunun nedenleri;
- Fazla bilgi verilmesi,
- Yetersiz bilgi verilmesi,
- Öğrenenin ihtiyacını ve öğrenme amacını bilmemesi,
- Yöntemlerin uygunsuzluğu,
- Konu, ögreten ve kendisiyle ilgili önyargı ve beklentiler içinde olması
Kişide “tutum” değişikliği yaratması beklenen bir sözlü iletişim şu koşulları içermelidir;
a. İletişim kaynağı (konuşan kişi):
Konuştuğu konuda uzman ya da bilgili olarak algılanması ve güvenilir olması
b. Mesaj (konuşmanın içeriği):
belirli aralıklarla tekrar edilirse,
dinleyenin ilk tutumundan farklı ise,
yol gösterici, ihtiyaç duyulan bilgiye sahip ise,
konu istek duyacak bir heyecan yaratıyorsa,
c. Dinleyici:
konuya kişisel ilgisi varsa olumlu bir ruh hali içinde ise
konuşma sırasında, dinleyici karşıt görüş geliştirmeyi düşünmekten alıkoyacak kadar meşgul edilmiş ise
İş Sağlığı ve İş Güvenliğinde Algılama
İş güvenliği bilincinin gelişmesini sağlayan önemli unsurlardan biri çalışanların algılama düzeyidir. Algılama düzeyleri geliştikçe önlem alma, kurallara uyma, teknolojiye uyum sağlama ve eğitimle kazanılan becerileri uygulamada olumlu izlenimler elde edilmektedir.
Kaderci diye nitelenen direbileceğimiz algılama düzeylerinde çalışanların kurallara uymak, eğitimle aldıklan bilgileri uygulamak yerine bilinç altma dayalı güvenilir olmayan veya eksik bilgilerin etkisinde kalarak davrandıkları, önyargılı davranarak değerlendirme hatalarına düştükleri görülmektedir.
İş güvenliğinde bilinci artırmak ve yaralanmaları önlemek kuralları ve davranışları değiştirebilmek için algılamanm geliştirilmesi, insanlarda bu dönüşümün sağlanması amaçlanmalıdır..
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Bilinci
Bir konuda bilgi sahibi olmak, davranış degişikliğini oluşturmak için yeterli değildir. Örneğin; “sigaranın zararları bilinerek sigara içmeye devam etmek gibi….”
Ayrıca bir konuda bilgi sahibi olup, o konuda bir takım kurallar dizisi olması da davranış değişikliği yaratmakta yeterli olmayabilir. Örneğin; “emniyet kemeri bağlamadan araç kullanmak”, “sigara içilmesinin yasak olduğu yerde sigara içmek gibi…”
Çalışanlar Neden Kurallara Uymazlar?
Güvenlik kuralların kişinin işi yapmasını zorlaştırıcı özellikte olması,
Kendini talimatları izlemeksizin de o işi yapacak yeterlilikte görmek,
Güvenlik kurallarma uymayarak işi daha kısa yoldan ve daha iyi yapacağını düşünmek,
– Güvenlik kurallarının çalışanın iş tecrübesi ile örtüşmemesi,
– Çalışanın güvenlik kurallarına uymayı başaramayacağı ve iş yerindeki mevcut statüsünü kaybedeceği endişesi,
– Çalışanlara güvenlik kurallarının beklentisine uygun eğitim sağlanmaması,
“Davranış Bazlı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yaklaşımı” Programı Oluşturma
Çalışanların teşvik edilmeye, işe başlama ve bitirme aşamalarında kendi deneyimlerini düşünmek için fırsat ve ortam yaratılmış olmasına ihtiyaçları vardır.
Belirgin sonuçları görmek zaman alan bir süreçtir.
Kaynak gerektirir.
– Riskli davranışların (yasalarla ve iş yeri talimatları ile tanımlanmış) gözlenmesi ve kayıt altına alınması başlangıçta tartışma yaratan bir süreçtir.
Bu çalışmalarda yapılan en sık hata uzun soluk gerektiren çabalara yönelik kısa süreli programlar geliştirilmesidir. Bu süreç sonunda uygulamalar çalışanlarda bir “alışkanlık” oluşmadan sona erdirilir.
Bu çabaların temelinde yer alan iş yerlerinde “pozitif İSG kültürü” oluşturmaktır. Bir iş yerinde İSG kültürü aşağıdaki temel basamakları kapsamalıdır;
- İSG konusunda yönetimin tam taahhüdü
- Çalışanlar arasında iletişim,
- İSG’i yönetim biçimi olarak kabul etmek (İSG ve üretim arasında denge saglamak; İSG ‘i diğer işletme hedefleri ile aynı düzeyde tutmak.)
- İSG politikası geliştirmek,
- İSG stratejilerini geliştirmek ve uygulamak,
- Çalışanların İSG kapasitesini geliştirmek,
- Güvenli davranışları tanımlamak,
- Risk yaklaşımını benimsemek,
- İş ortamını güvenli hale getirmek,
- Bilgi paylaşımı,
- İSG performansını ölçmek,
- Ekip çalışmasını geliştirmek,
- Degişiklikleri kabul etmek,
Sonuç ve Öneriler
Yaşamımızı sürdürebilmemiz için gereksinim duyulan bilgi, beceri, tutum ve davranışların büyük bir bölümünü “öğrenerek” kazanırız. Kişi ihtiyaçlarını karşılamak, daha iyiye yönelmek, koşullara uyum sağlamak, merak, rekabet edebilmek, sorumluluğunu yerine getirmek, potansiyelini geliştirmek gibi nedenlerle öğrenir.
İş güvenliğinde bilinci arttırmak ve yaralanmaları önlemek için, kuralları ve davranışları değiştirebilmek için algılamanın geliştirilmesi, insanlarda bu dönüşümün sağlanması amaçlanmalıdır.
Bu alışmanın en büyük faydası risk analizi çalışmasının statik durumdan kurtularak daha dinamik pozisyona geçmesidir. Bununla birlikte aşağıdaki aksiyonlarda daha doğru yönlendirilebilecektir.
- Eğitim ihtiyaçlarının ünitelere özgü belirlenmesi,
- Eğitim etkinliklerinin sahada değerlendirilmesi,
- Denetim sıklıklarının ünitelere göre ayarlanması,
- İSG yatırımlarının yönlendirilmesi,
- Gelişmekte olan sorunların önceden tespit edilebilmesi,
- Personel hakkında genel bir değerlendirme yapılması,
- İSG Konusunda gelişmenin gözlemlenmesi.
“Davranış bazlı İSG yaklaşımı” çalışanların temel İSG bilgi ve becerilerinin geliştirilmesini takiben uygulamaya konulması gerekli bir süreçtir. İşyerlerinde sıklıkla görülen uygulama çalışanlara aynı bilgilerin belli aralıklarla verilmesini sağlamak ve çalışanlarm kendi kendilerine değişmesini beklemek şeklindedir.